5 Mayıs 2009 Salı

İndirim

Ayakkabıcı yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi.Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı.Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkan için yeterliydi.Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı.Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı, hem de güçlükle...

Adam ona birkez daha göz attı.Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu.Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu.

Çocuğun baktığı ayakkabılar sanki onu kendinden geçirmişti.Bir müddet öyle durdu.Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkandan dışarı fırlayıp:

-Küçükk!Ayakkabı almayı düşündün mü?Bu seneki modeller bir harika!
Çocuk satıcıya dönerek:

-Gerçekten çok güzeller! Diye tebessüm etti.Ama benim bir bacağım doğuştan eksik.

-Bence önemli değil.Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki!Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı.Kiminin de aklı yada imanı.
Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu, adam ise konuşmayı sürdürdü:

-Keşke imanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsaydı.
Çocuğun kafası iyice karışmıştı.Bu sefer adama doğru yaklaşarak:

-Anlayamadım, neden öyle olsun ki?
-Çok basit!Eğer imanımız yoksa cennete giremeyiz.Ama ayaklar yoksa problem değil.Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak.Hatta, sakat insanlar sağlamlara göre daha fazla mükafat görecekler.
Çocuk birkez daha tebessüm etti.O güne kadar çektiği acılar hafiflemiş gibiydi.Adam vitrine işaret ederek:

-Baktığın ayakkabı sana yakışır, denemek istermisin?
Çocuk başını yanlara sallayıp: -Üzerinde 30 lira yazıyor, almam mümkün değil ki!

-İndirim sezonunu senin için biraz öne alırım.Bu durumda 20 liraya düşer.Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder.

Çocuk biraz düşünüp: -Ayakkabının diğer teki işe yaramaz, onu kim alacak ki? -Amma yaptın ha!Onu da sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım.

Küçük çocuğun aklı bu sözlere yatmıştı.Adam devam ederek:

-Üstelik de öğrencisin değil mi?
-İkiye gidiyorum.Üçe geçtim sayılır.
-Tamam işte, 5 lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira.O da zaten pazarlık payı olur.Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti! Ayakkabıcı çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi.İçerdeki raflar onun beğendiği modelin aynısıyla doluydu.Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı.Bir tabure alıp döndükten sonra çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi.Ve çıkarttığı eskiyi göstererek:

-Benim satış işlemim bitti.Sen de bana bunu satsan memnun olurum.
-Şaka mı yapıyorsunuz!Onun tabanı delinmek üzere, eski bir ayakkabı para eder mi?
-Sen çok cahil kalmışsın be arkadaş!Antika eşyalardan haberin yok herhalde.Bir antika ne kadar eski ise o kadar para tutar.Bu yüzden ayakkabın bence en az 30-40 lira eder.
Küçük çocuk ard arda yaşadığı şokları üzerinden atabilmiş değildi.Mutlaka bir rüyada olmalıydı.Hem de hayatındaki en güzel rüya. Adamın heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kağıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:

-Bana göre 20 lira yeterli.İndirim mevsimini başlattınız ya! Adam onu kıramayıp parayı aldı.Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu.Her nedense içi içine sığmıyordu.Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk yavaşça yerinden doğruldu.Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu.Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip:
-Babam haklıymış!Sakat olduğum için, üzülmeme hiç gerek yok, demişti.

Kaynak: Haziran 2005-Sayı:342-Zafer Dergisi

Hiç yorum yok: